Dünyamızın Akciğerleri: Ormanlarımız
Ekosistemimizin en büyük parçası olan ormanlarımız mikro boyutlardan makro boyutlara binlerce canlının ev sahibi. Dünyamızın akciğerleri, biyoçeşitliliğin merkezi, karbon ve su döngüsünün kilit taşı ve daha pek çoğu. Öyle ki ekolojik dengelerin korunması için ormanlarımızı ve içerisindeki canlılığı korumamız insanlık için büyük bir öneme sahip. Peki biz son günlerde ormanlarımızı hangi sebeple anmaya başladık? Ne yazık ki orman yangınlarıyla…
Geçtiğimiz son bir ayda Muğla’dan Edirne’ye, Kahramanmaraş’tan Karaman’a, Çanakkale’ye, Bursa’ya ülkemizin dört bir yanında yangın haberleriyle iç içeyiz. Bu yangınlar dolayısıyla pek çok tarım arazisi, ormanlık alan ve evler yanıp kül oldu. Bu sırada birçok mahalleden, barınaktan, otelden tahliyeler gerçekleşti. Kimi yangınlar kısa sürede kontrol altına alınırken kimileri hala ciğerlerimizi yakmaya devam ediyor. Fakat değişmeyen bir gerçek varsa o da şudur ki, nice ormanımızı ve içindeki canımızı kaybettik.
İklim krizinin kendini her geçen gün daha da hissettirdiği bu yaz günlerinde ormanlarımıza sahip çıkmak hayati önem taşıyor. Çünkü ormanlar, büyük miktarda karbonu atmosferden emer ve depolar. Ağaçların yok olması, bu depolanan karbonun serbest kalmasına ve atmosferdeki sera gazı seviyelerinin artmasına yol açar. Dolayısıyla küresel ısınmaya katkı sağlanmış olur. Küresel ısınma sonucunda kuraklık artar, kuraklık sonucunda sıcak hava dalgaları artar ve sıcak hava dalgaları yangına elverişli bir ortam oluşturulduğunda ormanları yok eder. Kısaca bir kısır döngü içerisinde aslında dünyamızı ve kendimizi yok etmiş oluyoruz.
Ormanları yangına elverişli hale getiren nedir peki? Ne yazık ki son aylarımızı “son yılların en sıcak ayları” rekorunu kırarak geçirdik. Yani aslında olması gerekenden çok daha yüksek sıcaklıklarla hem insanlar hem doğa olarak karşı karşıyayız. Bu durum toprak ve bitki örtüsündeki nemi de azaltıp daha kurak ve yangının yayılmasına yardımcı hale getiriyor. Ayrıca kuruyan dallar, çalılar da yangına elverişli bir yanıcı madde görevini üstleniyor. Ve asıl yangını başlatan araçlardan biri de ne yazık ki piknik yapmaya gidip çöplerimizi toplamadan orada öylece bıraktığımız cam atıklar. Mercek etkisi işleyişiyle cam şişeler veya kırık cam parçaları, güneş ışığını odaklayarak bir büyüteç gibi çalışabilir. Güneş ışınlarını bir noktada yoğunlaştırarak, o noktanın sıcaklığını yeterince artırabilir ve kuru otlar veya yapraklar gibi yanıcı malzemelerin tutuşmasına neden olabilir. Bu nedenlerden dolayı, ormanlık alanlarda cam şişelerin ve diğer cam eşyaların bırakılması, ciddi yangın riskleri oluşturabilir. Bu riskleri azaltmak için cam atıkların doğru şekilde bertaraf edilmesi önemlidir.
Orman yangınlarıyla mücadele stratejisinde izlenen 3 adım şu şekildedir:
1)Yangın çıkmasına engel olma (Eğitim ve Bilinçlendirme)
2)Erken uyarı, hızlı ve etkin müdahale
3)Yanan alanların hızla ağaçlandırılması
Orman yangınları beraberinde kısa ve uzun vadeli pek çok olumsuz durumu taşır. Bunlara örnek olarak biyoçeşitlilik kaybı, toprak kalitesinin azalması, habitat kaybı, ekosistem dengesinin bozulması gibi örnekler verilebilir. Orman ekosistemleri karmaşık ve dinamik ekosistemlerdir. Bazı ekosistemler yangına adapte olmuştur ve belirli bitki ve hayvan türleri hızlıca toparlayabilir. Yangın aynı zamanda bazı tohumların çimlenmesini de tetikleyebilir. Dolayısıyla bir yangından sonra her alana fidan dikmek her zaman doğru bir yaklaşım olmayabilir. Yangın sonrası ekolojik ardıllık, ormanın yeniden doğmasına ve ekosistemin zamanla eski haline dönmesine olanak tanır. Bu süreç, bitki ve hayvan türlerinin birlikte evrimleşmesiyle şekillenir. Ancak ne yazık ki yangına adapte olmayan ekosistemler için bu süreç on yıllar alır.
Türkiye gibi yangına elverişli bir ülkede bizim yapabileceklerimiz bu felaketleri yaşamamıza engel olabilir. Yangınla mücadele stratejisinin de ilk adımında belirtildiği gibi her şeyden önce bu konular hakkında meslek ve konum fark etmeksizin eğitim alıp bilinçlenmeliyiz. Özellikle yaz aylarında cam atıkların doğru bir şekilde bertaraf edildiğinden emin olmalıyız. Sigara izmaritlerini söndürdüğümüzden ve yere değil çöpe attığımızdan emin olmalıyız. Ve en önemlisi bir felaketle mücadele ederken alanında uzman insanları dinleyip ortak bir yol haritası oluşturmalıyız.
Unutmayalım, orman yangınları sadece ağaçları değil, geleceğimizi de küle çevirir; bu yüzden doğamızı korumak, yaşamı korumaktır.
Yazar: Elif Böcü